Her mimari yapının barındırdığı bir işlev ve hitap ettiği bir kitle vardır. Yapının işlevi kimi zaman bulunduğu yere kimi zamansa hitap ettiği kitleye göre değişebilir. Fakat proje detaylarına boğulmadan önce  yapının cadde, sokak ve insan ilişkisi incelenmelidir. Çünkü ancak bu incelemeler yapıldığı zaman yapı gereksinimlerine cevap verilebilir.Unutulmamalıdır ki  çevresine saygı duyarak yapılmış bir yapı çevresiyle uyum sağlayamayan bir yapıdan çok daha fazla  yaşar ve yaşatılır. Bir yapının “yapı” olabilmesi için; çevresi ile fiziksel olarak uyum içerisinde olması, kullanıcılarının gereksinimlerine cevap verebilmesi ve sadece fiziksel olarak uyumun yanı sıra kendi içerisinde ve mekanlar arasında uyumlu olmalıdır.

Bütün bu incelemeler ve analizler yapıldıktan sonraki adım yapının fonksiyonuna yoğunlaşmaktır. Bir yapının fiziksel olarak çevresiyle uyum içerisinde olması her ne kadar önemli olsa da, bu yapı kendi içerisinde de uyumlu ve tutarlı olmalıdır. Bu tutarlılık ancak mekanların bir hiyerarşi içerisinde doğru kurgulanmasıyla başarılabilir. Böylece yapı çalışır hale gelirken mimari projeye başlanabilmesi  için gereken bu kritik adımlar atıldıktan sonra tasarım aşamasına geçiş süreci başlar.  

TASARIM SÜRECİNDE
1.Eskizler
2.Maketler
3.Deneme Projeleri
4.Fonksiyon Şemaları kullanılarak bu evre desteklenmelidir. Süreçte belirlenen adımlar tamamlandıktan sonra proje artık fikir olmaktan çıkıp 2 ve 3 boyutlu yeni evrelerine erişmiştir.
Sırasıyla Yukarıdaki aşamalar izlenilir.

Tasarım süreci tamamlandıktan sonraki aşama yapının kurgusudur. Bir yapı için birçok kurgu oluşturulabilir fakat, deneme projeleriyle en doğru kurgu oluşturulmalıdır. Yapılan denemeler sonucunda oluşturulan seçenekler proje sahibine sunulmalıdır. Sunum esası ise grafik ve çizim barındıran paftalara dayanır. Doğru şekilde sunulamayan tasarım hiçbir şekilde amacına ulaşamaz. Unutulmamalıdır ki işveren ile mimar arasında ki iletişim, yapının orjinalliğini korumak için en önemli kritik noktadır. Başarısız bir sunum veya iletişim eksikliği, işveren tarafından revizyon taleplerine yol açabileceği gibi, süre ve para kaybıdır.Başta da değindiğimiz uyumsuzluklar aykırı sonuçlar doğurabilir. Mimari projenin analiz ve tasarım aşamaları tamamlandıktan sonra proje artık uygulama seviyesine gelir ve daha teknik bir hal alır. Emsaller ve yönetmeliklere göre uyan proje çizilir, belediyeden izin alınır ve uygulamaya başlanır. Uygulama projesinin yapılabilmesi için mutlaka gereken çizimler vardır.

Bunlar;
1.Vaziyet Planı
2.Kat Planları
3.Kesitler
4.Görünüşler
5.Genel Sistem Detayları (merdiven, çatı, doğrama…)
6.Ve Kısmi Sistem Detaylarıdır (1/20 – 1/10 – 1/5 – 1/1 ölçekli çizimler)

Mimari proje, bütün aşamalarıyla birbirini takip eden, bir aşama atlanıldığı zaman devam etmekte zorlanılan bir süreçtir. İnşaat sektöründe ise  yönetmeliklere uygun bir biçimde yapıldığı zaman bu süreç gayet hızlı ve verimli ilerleyecektir. Türkiye’de işleyen inşaat sektörüne bakıldığında bazı projelerin direk uygulama projesiyle başladığını görüyoruz. Bu şekilde uygulanmış projelerin ne kendi içerisinde ne de çevresi ile hiçbir uyum içerisinde olmadığı aşikardır. Özellikle çizilen projelerin çoğu, gerek maliyet gerekse uygulama durumlarından dolayı yapım aşamasında değiştirilmektedir. Bu gibi sorunların çıkmaması için, işveren ve mimari ekip projeyi birlikte yürütmeli ve her türlü iletişim kopukluğundan kaçınılmalıdır.